<!-- HABERLERKUTU1-->
<!-- Burası Galeri Kutusu başı --><!-- Burası Galeri Kutusu sonu --><!-- HABERLERKUTU BITTI1-->ABD Büyükelçisi Eric Edelman ortak bir dostumuza şunları söylüyor: ‘Tabii ki, ABD yönetimi aynı zamanda Amerikan şirketlerinin çıkarlarını korumakla yükümlüdür. Ama bu devletlerarası ilişkilerde sanıldığı kadar da belirleyici değildir! Aslolan ortak menfaatlerdir! Görünen o ki, birisi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’ı kandırmış. ‘Sen Türkiye’nin değil, ABD şirketlerinin çıkarlarını gözetmekle sorumlu bir Başbakansın’ demiş. Erdoğan da ‘dış güçler ne istiyorsa yapayım ki, benim iktidarımı tartışmaya açmasınlar’ derdinde olduğundan, ne isterlerse vermeye hazır! ‘Tamam sahip’ psikolojisi!.. Yarın Beyaz Saray’dan ya da Pentagon’dan biri espri niyetine ‘Küresel yüzlerden biri oldun, adını değiştirelim, Recep yerine Robert olsun’ dese, Erdoğan hiç düşünmeden buna da ‘Evet’ diyecek!.. ‘Evet’ derken sadece bir şeye dikkat edecek!.. Danışmanlarının ona öğrettiği tarzda, karşısındakinin vücut dilini taklit ederek, bu isteklerini onaylayacak!.. Cargill Recep Nitekim... Motorola davası da uluslararası yargıya intikal etmiş bir dava... Yani ister ABD Başkanı, ister ise Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı müdahale etsin, neticeyi etkilemez! Hatta yargı seyrini değiştirmeye yönelik müdahalede bulunan, hangi makamda oturursa otursun, suç işlemiş olur!.. Danışmanlarından birinin, ‘ABD şirketlerinin işlerini takibe gönüllü’ Erdoğan’a bu gerçeği hatırlatması şart!.. Aksi halde, ‘ömür boyu dokunulmazlık’ zırhına ihtiyaç duyacak! Çünkü kendisi ne kral, ne şah ne padişah!.. Hoşuna gitse de gitmese de demokrasi ile yönetilen bir ülkenin başbakanı!.. Görevi de ‘ABD, AB şirketlerinin değil, Türk şirketlerinin çıkarlarını korumak!’ Çünkü kendisi Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı!.. Aksi halde, İstanbul Belediye Başkanı olduktan sonra Recep’in yanına nasıl ‘Tayip’ adını eklediyse... Bu defa da Başbakanlık görevinin ardından Recep’in önüne başka isimler eklemek zorunda kalacak!.. Metres farkı?! Cargill Recep! Motorola Recep! Damat Ferit Recep!.. Bu listeyi uzatmak mümkün!.. Onun için Erdoğan şu gerçeği hiç aklından çıkarmamalı!.. ABD, hiçbir iktidar ile iyi ve kötü günlerinde yanlarında olmak üzere Katolik nikahı kıymaz!.. Sadık eş bir gibi değil, sağlıkta ve iyi gününde yanında olan metresleri gibi davranır!.. Bu ilişkinin sağlıklı olduğunu sanan nice iktidarın başı şimdi anılar mezarlığında, bayramdan bayrama ziyaret edilmeyi bekliyor!.. Kimi Yüce Divan’a giden de nerede yanlış yaptığını bulmaya çalışıyor!.. Bu yüzden Erdoğan’a tavsiyem, Türkiye adına daha dikkatli konuşması!.. Kendi kişisel profilini yükseltmek için taviz vereceğim diye, Yüce Divanlık olmaması!.. Vermeyi düşündüğü şeyler, oğlunun düğününde doldurduğunu iddia ettiği ‘hediye çuvalında’kilere hiç benzemiyor!.. Bu gerçeği aklından çıkaran Damat Ferit Paşa’nın hazin sonu ortada!.. Şöyle ki: Osmanlı’yı tarihin bulanık sularına gömen Sevr Anlaşması’nın altına imza atan Damat Ferit, 1853’te İstanbul’da doğdu. Paris, Berlin, Petersburg ve Londra elçiliklerinde çalıştı. Londra elçiliğine atanmayınca Şûrayı Devlet üyeliğinden çekildi. 1908’den sonra Ayan Meclisi’ne, 1919’da Tevfik Paşa’nın yerine sadrazamlığa getirildi; aynı zamanda Hariciye Vekili’ydi. İzmir’in işgali, Paris Barış Konferansı’nda isteklerinin reddi üzerine iki kez istifa etti. Bu arada yurt dışına kaçan İttihatçıları idama mahkum ettirdi. 21 Temmuz 1919’da tekrar kabineyi kurduktan sonra, Kuva-i Milliye’yi dağıtmak için Kuva-i İnzibatiye’yi kurdu. Buna karşılık Anadolu’dan yerlerinden gelen tepkiler karşısında istifaya zorlandı. 5 Ekim 1920’de 4. defa sadrazamlığa getirildi. Kabineyi yenilemek üzere 11 Nisan 1920’de istifa etti. Hazin son 31 Temmuz’da tekrar Sadrazam oldu ve Sevr Antlaşması’nı imzaladı. Fakat... İstanbul Hükümeti ile TBMM’nin uzlaşmasına engel olduğu için İngilizler’in baskısı ile 17 Ekim 1920’de görevinden ayrıldı. 1922 yılında yurtdışına kaçtı!.. 1923’te Fransa’nın Nice kentinde öldü. Görüldüğü gibi serüven hep bir yerde başlıyor!.. Ama kimi zaman insanın istediği yerde bitmiyor!.. Bakalım Erdoğan’ın Kasımpaşa’da başlayan serüveni nerede son bulacak!.. Allah büyük!.. Hep birlikte göreceğiz!.. 31.01.2004 Hayrullah Mahmud